Taşkın, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çok yaygın olarak yaşanmaktadır ve yıkıcı bir afettir. Özellikle kentsel alanların, şehirleşme ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkileri akış rejiminde düzensizliklere yol açmaktadır; Türkiye bu sebeple artan taşkın riskleri ile karşı karşıyadır. Türkiye'deki tüm doğal afetler arasında en yaygın olanı taşkındır ve en büyük ikinci can kaybı ve en yüksek ekonomik zararı oluşturmaktadır.
Aşağı Meriç-Ergene Nehri Havzasında aşırı debi sorunları yaşanmıştır. Türkiye'de sınıra yakın bir yerde bulunan Edirne şehir merkezi, taşkınlara karşı savunmasızdır. Ayrıca, havza alanında taşkınların sıklığı ve şiddeti artmıştır. Kanal kapasitesi, taşkınların yanı sıra, düşük akış nedeniyle de her yıl önemli ölçüde azalmaktadır. Artan ve azalan aşırı akış hızı sorunları ve etkileri son yirmi yılda düzenli olarak meydana gelmektedir. Meriç Nehri'nin taşkınları bu üç kıyıdaş ülkeyi etkilese de bu havzadaki mansap konumu nedeniyle en çok etkilenen ülke Türkiye olmuştur.
Kısmen, geleneksel taşkın kontrolünün büyük oranda sorun odaklı olması nedeniyle, nehir havzasındaki diğer alanlara (memba veya mansap) veya su sisteminin diğer bileşenlerine (arazi kullanımı, içme suyu hizmetleri, ekolojik hizmetler) müdahalelerin etkisi büyük ölçüde ihmal edilmiştir. Nehrin Türkiye'deki kolları nispeten kısa olduğundan, Türkiye'nin uyarıda bulunmak ve gerekli önlemleri almak için yeterli zamanı yoktur. Bu nedenle Türkiye, taşkınlara karşı önlem almak, taşkın tahmini ve taşkın uyarısı yapmak için doğru ve zamanında bilgi için Bulgaristan'a doğrudan bağımlıdır. Bu sınıraşan havzada taşkın riskini yönetmek için üç ülkenin iş birliğine ihtiyaç olduğu görülmektedir.
Bu internet sitesi Avrupa Birliği’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla DAI liderliğindeki konsorsiyumun sorumluluğu altındadır. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.