Türkiye 1958’de Avrupa Ekonomik Birliği’ne üye devlet olmak için başvuru yapmış ve 1999’da AB’ye aday ülke statüsü kazanmıştır. Katılım Ortaklığı belgesi AB Konseyi tarafından Mart 2001’de resmi olarak kabul edilmiştir. Yol haritası dokümanı olarak Katılım Ortaklığı Belgesi kapsamında, Türkiye Topluluk Müktesebatının kanunlaştırılması için ulusal programlar hazırlamıştır.
27 numaralı Çevre ve İklim Değişikliği Faslı 21 Aralık 2009 tarihinde müzakerelere açılmıştır.AB Taşkın Direktifi ve ilgili müktesebatı, taşkın risk yönetimi planlama süreci aracılığıyla kentsel alanlarda taşkını önlemek için bir mekanizma sağlamaktadır. Türkiye bu mevzuatı yürülüğe koymak için katılım müzakereleri üzerinde detaylı çalışmaktadır.
Taşkın yönetimine ilişkin yasal ve yönetimsel çerçeve, Avrupa Parlamentosu ve Konseyin Taşkın Direktifi (2007/60/EC) ile uyumlu olarak geliştirilmiştir. Taşkın yönetmeliğini (sınır ötesi hükümler hariç) aktaran Taşkın Yönetim Planlarının Hazırlanması, Uygulanması ve İzlenmesi Hakkında Yönetmelik 12.05.2016 tarihinde yayımlanmıştır. 2013 yılında, Taşkın Yönetim Planlarının hazırlanmasına başlanmış olup, 2025 yılına kadar Türkiye'deki 25 havzanın tamamına ilişkin Taşkın Risk Yönetim Planlarının tamamlanması amacıyla çalışmalara hız verilmiştir. 2022 yılı itibarıyla 23 havzanın Taşkın Risk Yönetim Planı tamamlanmıştır.
AB Taşkın Direktifi
2007 yılında taşkın risklerinin değerlendirilmesi ve yönetimine yönelik 2007/60/EC Direktifi yürürlüğe girmiştir. Taşkınların hasar verici etkilerini azaltmak ve insan sağlığı, çevre, kültürel miras ve ekonomik faaliyetlere karşı oluşturduğu riskleri yönetmeyi amaçlamaktadır. AB'nin Taşkın Direktifi (FD), Türkiye'nin direktife uyum sağlamasını ve katılım sürecinin bir parçası olarak bireysel bir uygulama planı hazırlamasını gerektiren Avrupa taşkın riski yönetimi politikasının en önemli parçasıdır.
Bu internet sitesi Avrupa Birliği’nin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin maddi desteği ile oluşturulmuştur ve sürdürülmektedir. İçerik tamamıyla DAI liderliğindeki konsorsiyumun sorumluluğu altındadır. Türkiye Cumhuriyeti ve Avrupa Birliği’nin görüşlerini yansıtmak zorunda değildir.